Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Aralık 2016 Cuma

#SERLİGAZERBOYACIİLERÖPORTAJ

Selam!
2016'nın son postu
Her yazısını çok severek okuduğum ELLE  Türkiye moda haberleri editörü Serli Gazer Boyacı ile minik bir röportaj oldu.
Keyifli okumalar dilerim!



1)Dergiciliğe nasıl başladınız? Bu yolda aldığınız kararlar ve eğitim süreciniz nasıldı?
Dergici olmak çocukluğumdan beri hayalini kurduğum bir şeydi. Yakınımda beni buna yönlendirecek ya da yol almamda yardımcı olacak kimse olmadığından tüm şartlarımı zorlayarak hayalimi gerçeğe dönüştürdüm. Dergicilik yapmak için spesifik bir eğitim olmadığından ilgi alanınıza göre, sizi besleyen dallara yönelmenizi tavsiye edebilirim sadece. Sanat, edebiyat, psikoloji her şey olabilir. Biyoloji mezunu bir editör arkadaşım bile vardı. Önemli olan çok fazla okumak, izlemek ve görmek. Bu öyle bir iş ki algılarınız her zaman açık olması gerekiyor. Farkındalığınızı ve gözlem yeteneğinizi geliştirmelisiniz. Ben dergiciliğe üniversite sonrası uzun süreli stajlar yaparak başladım. O zamanlar İstanbul’un en cool dergisi Trendsetter’da işe başladım. Love, Another, Id gibi alternatif dergilerin bu kadar “mainstream” olmadığı zamanlarda, İstanbul’un en iyi yayınlarından biriydi. Daha sonra kısa bir süreliğine Paris’e gidip moda yazarlığı ve iletişimi eğitimi aldım. 

2)Staj süreci ve ilk iş gününüz nasıl geçmişti? Tam olarak hedefinize ulaştığınızı hissettiniz mi?
Bu işin süreçlerini hiç bilmiyordum hatta ufacık bir fikrim bile yoktu. Sadece içgüdülerime güvenerek hareket ettim. İlk iş günümde çok heyecanlı ve mutluydum çünkü uzun zamandır hayalini kurduğum hayatın içine girmiştim. İnsanın hedefledikleri hiçbir zaman sona ermiyor. Fakat şu an olduğum yerden çok memnunum ve bunun tadını çıkarıyorum. Tabii ki ilerisi için daha farklı pozisyonlarda olmayı hayal ediyorum, biriktirdiklerimi, bakış açımı daha fazla aktarabileceğim ve ilham vereceğim bir noktada olmak istiyorum.
 3)İnsanlar modayı,moda editörlüğü saçma boş bir işmiş gibi görüyor.Editörlüğün sadece giyinip,süslenmekten ibaret olup bol referanslı kızların logo ve etiket yarıştırdığı bir "aptallar topluluğu" gibi tanımlanıyor.Bu iş ve moda kavramı sizin için ne ifade ediyor? İşinizi eleştirenler oldu mu?
Eleştirenler değil ama anlamayanlar çok oldu. Yakın çevremde bile ne iş yaptığımı tam olarak anlamayanlar vardı. Hatta gerçek bir iş olarak görmeyenler bile oldu. Moda yazarlığı ya da editörlüğü yüzeysel görünse de çok ciddi bilgi ve birikim gerektiriyor. Çünkü sadece kıyafetler hakkında yazmaktan ya da onları fotoğraflamaktan çok ötesi var. Bu çok büyük bir sektör. Politik ve iklimsel değişiklikler, sanat, müzik, sinema her alandan etkileniyor. Moda kavramı benim için hayal etmekle eş anlamlı. 
  
3)İş ortamı diziden aşina olduğumuz "Avrupa Yakası" dergisi gibi rahat,keyifli bir ortam mı yoksa "Eylül Sayısı" belgeseli veya "Şeytan Marka Giyer" filmindeki gibi klişe,korkutucu ve disiplinli bir ortam mı?
Hepsinin karışımı diyebilirim. Hangisinin ağır bastığıysa tamamen ekibinizdeki insanlarla alakalı. Bizim ELLE Türkiye olarak çok kemikleşmiş bir ekibimiz var. Hepimiz özel hayatımızda da arkadaş olduğumuz için ofis ortamımız da çok keyiflidir. Tabii baskı haftası dediğimiz en yoğun dönemde ortam zaman zaman geriliyor. Kreatif işlerde olası bir durum. Fikirler tartışmaya her zaman çok açık çünkü matematik gibi bir formülü yok.

4)Çalışmalarından ilham aldığınız moda editörleri kimler?
Bence son zamanların en ilham verici stylist’i Lotta Volkova. Balenciaga ve Vetements koleksiyonlarına yaptığı dokunuş, her fikrin eski olduğu günümüzde çok yeni ve farklı.




5)Türkiye ya sosyal medyada çok zayıf,ya içeriği çok sıkıcı  sadece üst tabakayı ele alan ya da çekimleri diğer yayınlara göre çok sıradan olan yaratıcılıktan yoksun moda dergilerini barındırıyor.Diğer ülkelerin yayınlarına göz önünde bulundurursak biz neden her şeyde olduğu gibi dergicilik sektöründe de geride kalıyoruz?
Türkiye’de insanlar, yayıncılar ve dergi yöneticileri risk almaktan korkuyor. Mevcut okuyucuyu kaybetmemek için güvenlik çemberlerinden çıkmıyorlar ya da cürretkar çekimler, konular yapılmasına izin vermiyorlar. Bu yüzden de yeni nesili yakalayamıyorlar. Bence sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Hala 2000’lerin başındaki gibi içerikleri artık kimse okumak istemiyor.

6)Sosyal medya çağında bloggerlar artık "moda ilahı" olarak görülüyor ! Diğer taraf ise bloggerların "Modanın ölümünün habercisi" olduğunu dile getiriyor.Bir kesim hariç diğer bloggerlarımızın blogger,mom,wife,chanel lover .. ve tanrı olmak hariç daha birçok şey olduğunu varsayarsak...Siz bloggerlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu işi iyi yapanlar olduğu gibi kötü yapanlar da var. Bence en başta herkesi aynı kefeye koymamak gerekiyor. Eğer moda ve stil konusunda yeni bir şeyler ortaya koyabiliyorlarsa buna saygı duyuyorum. Bu bir koleksiyon hakkında doğru bir eleştiri de olabilir. Sıradan bir tişörte dair styling tüyosu da olabilir. Zihinlerimize katkıda bulunan, farklı bir pencereden bakmamızı sağlayan işler yapıyorlar mı onu sorgulamak lazım. Yoksa her şeyi beğenen, sadece ona gelen hediyeleri ve o gün ne giydiğini paylaşan insanlardan ben de sıkıldım.

7)Son olarak  moda editörü olmak isteyenlere ne önerirsiniz?Eğitim yolumuzu nasıl çizmeliyiz?

İlgi duyduğunuz ve sizi besleyen bir bölümde okuyun. İnanın hiç önemi yok. Önemli olan çok fazla kitap ve dergi okumak. Yerli yabancı tüm yayınlara hakim olmak gerekiyor. Hepsinin ayrı bir dili ve tarzı var. Yaratıcılığınızı ne tetikliyorsa ki bu film, sinema, tarih her şey olabilir, kendinizi sürekli besleyin. Algılarınız her zaman açık olsun, dünyada neler olup bitiyor her şeye hakim olmak gerekiyor. Bence daha üniversitedeyken bile staj yapmaya başlamak sizi diğerlerinden bir adım öteye taşıyacaktır. Ve hiç hayal kırıklığına kapılmadan inandığınız yolda ilerleyin.

Ve kendisine çook teşekkür ederim! 

3 Aralık 2016 Cumartesi

STATÜKOYA KARŞI "DEMNA GVASALIA"

Moda,stil,şıklık kavramları akla geldiğinde
hepimizin zihninde oluşan kadın profili hemen hemen aynı oluyor .Bakımlı,harika bir vücut,lüks içinde bir görünüm.
Eh doğruya doğru!Kalıplaşmış bütünün ardına geçemiyoruz aslında.Sürüye uyma algısı ve tedirginlik bizim yeni bir görüşe açık olmamızı engelliyor.
Bu sadece moda dünyasında değil,dünya kanunu!
Sistem dışına çıkan ya en tepeye geçer ya da sonsuza kadar kabuğuna çekilir!

DEMNA GVASALIA
Moda dünyasına "yeniden doğuşu" yaşatan Demna Gvasalia'yı keşfetmem uzun zaman aldı.Alexander Wang,Balenciaga'yı bırakmasıyla ismini duyduğumuz tasarımcının moda dünyasındaki geçmişi Margiela ve LV'a dayanıyor.

SİSTEM DIŞINDAKİ MARKA COUTURE İLGİSİ GÖRDÜ!
Vetements , sıradışı ve ezber bozan  tavrıyla moda haftalarının anarşisti oldu.Moda haftalarının yerleşik düzenini ikiye ayıran tasarımcı kimilerine göre bir dahi kimilerine göre ise "zıtlığı iyi pazarlayan".Benimse hala aklımda koca bir soru işareti!

320 Dolarlık DHL tişört markanın arzu nesnelerinden ki bu markanın yükselmesi kesinlikle bizim salaklığımızdan,yahu bu tshirt nasıl sold out olur.Bazı şeyleri çok abartıyoruz,Vetements'ı abarttığımız gibi.




"Podyumda alışılmış süper modelleri kullanmıyorum,moda dünyasını değiştirme çabasında değilim,90'lara bayılıyorum ve kıyafetlerimin pahalı olduğunu biliyorum" diyor sevgili Demna. 


Tabi bir tanecik arzu nesnem var..o da meşhur hoodie.Yaklaşık 4 bin tl olmasına ise sadece gülüyorum.4 bin tl ile akıllı adam gider Gucci'den ayakkabı alır,başka  bir şey alır ne bileyim sıkıldım of...............

BALENCIAGA 

 Alexander Wang'in,Balenciaga'dan ayrılması yerinde bir karar oldu.Markanın kökeniyle bağlantısı kesmeyen ve araya kendi tarzını da koyan tasarımcının Balenciaga'da ki ömrü uzun olacak.


 Son olarak..
Vetements iyi bir pazarlama yöntemi ve sıradışı  tasarımlarıyla sokak stilinin öncüsü olmayı başardı ve couture ilgisi gördü.

Demna Gvasalia , ezberleri bozarak moda dünyasına farklı bir bakış açısı getirdi."Gör ve satın al" tekniğiyle de sold out yapa yapa köşeyi döndü..



Görüşmeeek üzereeee!
Asya







8 Ekim 2016 Cumartesi

Teşekkürler!

Selam!
30.000 tıklanma ha?
Yoğun ve sıkıcı okul rutininden sonra beni sevinçten bayıltan yazılarımı okuyan herkese çok teşekkürler!


Yaklaşık 2 senedir vakit buldukça yazdığım bu blog aslında gelecek hayallerimin temeli olan bir "oyun dünyam".Hep aynı muhabbet diyeceksiniz ama doğrusu bu.Bende küçüklükten beri kıyafetlere,modaya düşkün olan bir minnoştum..ya da benden 10 yaş büyük olan kuzenimin bana modayı aşılaması beni buraya sürükledi!Gelecekteki en büyük hayallerimden beri iyi bir moda editörü olmak.

Türkiye'de belli bir moda anlayışı ,bayanların net bir tarzı yok.Mesela bir Fransız'ın Parizyen görünümünü herkes bilir .
Peki bir Türk? Biz neden modaya yön veremiyoruz?Çünkü biz üretmiyoruz,olanın üstüne yenisini koymaya çalışıyoruz.Üretken,özgün ve vizyoner olmamız gerekirken biz "ilham" alıyoruz..ilham alırız hep zaten..



Editör olmak istememim asıl sebebi yazdığım bir yazının insan hayatına değecek olması!Okurlara hitap etmek kadar muhteşem bir duygu yok benim için.Moda dünyası bolca hırs ve referans gerektiren bir dünya.


 İyi bir moda algımın olduğunu ve bunu geliştirebileceğimi düşünüyorum tabi bu zamana ,aldığım eğitime bağlı.Benim gibi editör olmak isteyenlere verilen en iyi tavsiyelerse;
1)Algıların sürekli açık olmalı
2)Çok yazmalı,okumalı
3)Tüm fikir ve seçeneklere açık , üretken olmalı
4) Donanımlı yaşamalı.
5)Ve bu işe aşık olmalı!
Ülkemizde dergiciliğe özellikle "moda" konusunda insanların bakışı çok farklı.İyi giyinmek ve pahalı etiketlerden ibaret bir dünya değil.Her ay 200-300 sayfalık dergiyi hazırlamak en önemlisi de yoktan var etmek çok zor bir iş!Bu nasıl desem sayısalcının sözelciden daha zeki gözükmesi gibi bir olay.Yazmak ,yaratmak insan hayatını ileri götürecek şeylerden biri ve ben hatta eminim sizde geleceğiniz için çok çalışıyorsunuz! Bizim istediğimiz iş okul bitirip girilecek bir iş değil maalesef,bu işte insanın kültürlü ve vizyoner olması da gerekiyor ki ben bu işe tamamiyle aşığım,gittikçe sizin gibi geliştiğimi hissediyorum,iyiki bu blogu açıp düşüncelerimi yazıya dökmüşüm.teşekkür ederim!
Sizi anlamayanları boşverin! Anna Wintour'un kardeşleri bile onun işini komik ve gereksiz buluyor!


"İnsanlar modadan korkuyor. Onları korkuttuğu veya kendilerini güvensiz hissetmelerine neden olduğu için modayı küçümsüyorlar. Genel olarak bizim dünyamız hakkında küçültücü şeyler söylüyorlar. Bunun nedeni bazı açılardan dışlandıklarını, çekirdek grubun bir parçası olamadıklarını hissetmeleri. Bunun sonucunda da modayı alay konusu ediyorlar. Güzel bir Carolina Herrera elbise ya da 
K-Mart’tan alınmış sade bir şey yerine J.Brand markalı jean giymek istemeniz sizi aptal bir insan yapmaz. Moda insanları tedirgin ediyor.”-ANNA WINTOUR



Sosyal hesaplarım;

snapchat asyatomas
instagram xsiatroth
twitter chanelstomb





14 Eylül 2016 Çarşamba

MODANIN BÜYÜK LANETİ: KANYE WEST

Modanın Büyük Laneti
YEEZY SEASON 1-2-3-4
Yeri geldi bu müziği en iyi ben yapıyorum dedi..
Yeri geldi 2020'de president olacaaam dedi..
Yeri geldi tanrı oldu jesus yeeezusss derkeeeeeeeeeeeeen
MODA TASARIMCISI OLDU..
Kanye West'i anlamaya çalışıyorum..o karıyla o aileyle adam daha bir kafayı yedi ne yaptığını bilmiyor diyorum ama bu bir rezalet ve çoğu tasarımcıya hakaret.
Hadi bütün sezonlara bakalım bakalım neler var..


 Doğruyu söylemek gerekirse ilk sezon bana yalın bayağı basit ve tarz bir koleksiyon gelmişti,çünkü bu tarz koleksiyonlara moda dünyasında sık rastlamıyorduk.Kanye West'in Adidas ile anlaşması da moda dünyasındaki "yeezy" akımını göğe çıkardı.Yeezy boost 350'ye tutulmuştum taaaakiiii yolda 20 kişinin ayağında pembe,mavi renklerini görene kadar..


 İkinci sezon tamamiyle ten renklerinden ibaret,vasat hapishane kıyafetlerini andırıyordu fiyatlar ise alınacak gibi değil ki alınmaz zaten h&m'den 20 liraya kapatırsınız tüm koleksiyonu ben yazarım üstüne kanye west diye valla..


 Üçüncü koleksiyon diğerlerine göre daha iyiydi.En azından renk skalası gittikçe genişliyordu.Genel bir yorum yapılacaksa da 3 sezonda hep aynı şeyler sunuldu aynı tonlar melez,siyahi modeller..

VE ASIL REZİLLİK
Dördüncü sezon defilesinin üstünden çok geçmedi,ama defilenin rezilliği koleksiyonun basitliği ve artık insanları bunaltan basic parçalar kurallara aykırı olduğu kadar sıkıcıydı da.
Veee işte Yeezy 4.sezon
Yine aynı renklerde çeşit çeşit don,mayo.Bayıldığım markalardan biri olan Adidas'ın reklam ve etiket uğruna densiz Kanye West ile çalışması,markanın popülerliğini arttırdığı kadar düşürdü bile.


Modellerin o sıcakta kürk,uzun çizme giymesi gecikme sebebiyle sıcaktan ayakta duramamaları rezaletti.
Modellerin ayakkabılarla podyumda yürüyememeleri sonucu bir yardımsever yardım etti..ayakta duramayan modellere izleyiciler su verdi.Koleksiyonu bırakın insana verilen değer dahi 0,topallayarak yürüyen erkek modelleri izleyince şok oldum hayır erkeğe neden sivri burun ince topuk giydiriyorsun??Tabi primci editörler buna rezalet değil "ay ne güzel cinsiyet ayrımı yoooğkk" şeklinde bir yorum yapmadıysa adım Asya değil.
Defilenin sanat yönetmenliğini Vanessa Beecroft üstlenmiş,maaşaaallah şakıtmış.3-4 saat ayakta durmak ne demek yahu? Aralarında tanınmayan genç birçok model var aldıkları  100 dolar(sanırım???).100 dolar için hayatta o defilede yürümem üstüne Kanye West'e dayak atarım.Şu defilede yüzümü Teyana Taylor ve harika vücudu güldürdü..modeller ise "ağlarken içim güldü gözlerim" modunda.

Bunlar da kocayı,enişteyi izlemeye gelmiş işte.Çokkk zarif videolarıyla ünlü olan Kim,19 yaşında olup 30 göstermeyi başaran Kylie,kendini süpermodel sanan Kendall,kilo vermekle kafayı bozmuuş Khloe ve en normalleri Kourtney o kadar yapay bir aile ki.Kanye West bir ikon ama bu aile ve Kimye çifti oldukça yapay geliyor bana tabi KUWTK izlemiyor değilim..
Bu ne moda,ne bir sanat.Sadece etiket satıyor.Moda dünyasında işin en üzücü yanı bu koleksiyonun gücü kesinlikle "Kanye West" ismi.
Jamie Feldman'in koleksiyon yazısı beni çok güldürdü

(koleksiyonu görünce ben)

Kanye koleksiyon için "Kıyafetlerin hayatı kolaylaştırmasını istiyorum" derken kendi giydiği Balmain ceketleri unutmuş sanırım..Söyledikleri doğru bunlar oldukça basic ve rahat görünüyor.Ama bana göre moda yaratıcılık demek,basit ve ucuz görünmek değil.Etiket uğruna 700-800 dolarınızı bu koleksiyona harcamayın,en azından sıkı bir Kanye hayranı değilseniz.Umarım bu koleksiyonlar artık son bulur.Vetements'i beğenmezdim birde getirin Demna'yı önüme elini öpeceğim..
 Tansiyonum düştü................












3 Eylül 2016 Cumartesi

#ATEŞLERİÇİNDE DİLARA FINDIKOĞLU

Bu kez hiç bahsetmediğim bir konuyla döndüm.Türk moda tasarımcıları! Kime sorsam bana ilk vereceğiniz cevap Özgür Masur,Zeynep Tosun gibi bilindik isimler olur ama birazdan bahsedeceğim kişi tamamiyle kendi kişiliğini tasarımlarına yansıtan bir kadın!


Dediğim gibi az çok moda bilgisi olan birine say türk modacıları desem bilinen 3-4 modacıyı söyler.Evet onlar başarılı ama hep "aynı" nasıl desem hadi açıp bakayım bu sene neler yapmışlar diyorum.Bir bakayım rezalet 2-3 sene öncesinin Chanel,Elie Saab tasarımları bizim podyumda!
Yanlış taklit yerine,doğru ilham perinizi bulun yahu kaç kere söyleyeyim 16 yaşında insan söylüyor bunu,utanırım gidip Elie Saab modelinin aynısını yapmaya nereye kadar esinleneceksiniz ey Türk modacılar!!!! Biri defile dekorunu kopyalar diğeri 3-5 sene önceki tasarımı önümüze koyar .Bu tasarımcıları beğenmek Micheal Kors'a "high fashion" etiketi takmak gibi .SİNİRLENDİM YAHU BEĞENMİYORUM ...
Bu şekilde giderse bu sektörde ilerleyecegimizi düşünmüyorum anca Mudo'ya ,Defacto'ya  koleksiyon hazırlar bizimkiler.Düşünsenize sıraya giriyormuşuz almak için.Neyse yeni nesilde çok iyi yetenekler var inanıyorum.Konumuza dönelim!
DİLARA FINDIKOĞLU
NEDEN MANYAK BİR DİLARA FINDIKOĞLU FANI OLDUM?AZ SONRA..
evet şimdi ciddileşiyorum..

Dilara Fındıkoğlu , Londra'nın en prestijli okullarından biri olan Central Saint Martins'te eğitimini tamamlamış.FKA Twigs'in sahne kıyafetlerini tasarlamış,John Galliano'nun yanında staj görmüş,Mary Katrantzou'da çalışmış!!.Çalıştığı yerlerde onun gibi özgün ve vizyoner,bence başarısının altında kimlerle ve hangi ortamda çalıştığıda fazlasıyla önem taşıyor.Tüm bunları bir kenara koyalım..

Hayran olduğum en büyük özelliği,kişiliğini ve etnik kökenini tasarımlarına taşıması.kırmızı aşkı,türk motiflerini kullanması..tasarımlarının 17.yüzyıl işlemelerini andırması..

Boyama "kiss jean" ise kesinlikle arzu nesnesi!

Dilara Fındıkoğlu kesinlikle kimsenin yakalayamayacağı bir çizgide,ve "sıradanlıktan" çok uzak.Kendisi Yüce Diana Vreeland'ten sonraki en büyük kırmızı aşığı ve ateşler içinde!
Bu muhteşem kadının dediği gibi
"modayla dünyanın kurtarılmayacağının farkında"



*Fotoğraflar offblackmagazine.com,pressure.fr ve Dilara Fındıkoğlu'nun instagram hesabından  alıntıdır










28 Haziran 2016 Salı

#TRENDSİZSİNİZ


Selam! Uzun bir aradan sonra oyun alanıma dönmekten çok mutluyum.Bu sefer de ayak bağı olan "trend" kavramından söz etmek istedim.Keyifli okumalar.Düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın!xoxo
Karışık moda dünyasını, sevgili Doctor Who’nun  Tardisine benzetiyorum. Trendler ve tasarımcılarımız da bir nevi zaman yolcusuna dönüştü ve tasarımcıların Tardisten inmeye hiç niyeti yok. Podyumda geçmişin izlerini bırakan ünlü markalar zamana ayak uydurup, geleceğin temposuna yetişmekten uzaklar. 70’lerin hippileri, 80’lerin ışıldayan eğlencesini aşılamak istiyorlar belki de bizlere. 2016’nın zaman ve modernlik anlayışı “somut, yorucu ve tamamen dijitalken” belki de geçmişteki barışı, renkli hayatı ve sevgiyi görmek çok daha mantıklı. Özgürlük ve kimlik arayışında olduğumuz bu dönemde, cinsiyet kavramının yok olması zamanın en harika olayı! Artık ne pembe ne mavi hepimiz beyazız. Tom Ford’un seksi, Saint Laurent’in  feminen ve asi, Prada’nın ciddi, Dior’un zarif bayanları bu sezon daha yaratıcıları ile daha özgür, daha nötr. Floral desenlerden, metalik parçalara her ruha hitap eden yeni kreatif direktörler altın kafeslerinden kaçıp asıl iç dünyalarını, düşüncelerini ve hissettiklerini ortaya koydular. Gucci’nin DNA’sını değiştiren Alessandro, senelerdir rock n roll ruhunu zarefete harmanlayan Hedi Slimane’in başarıları yeniden doğuşta saklı. Trendlerin hızla değiştiği moda dünyası bir hayli acımasız, ayak uydurmak zorlu bir yarış. Moda hızla değişmeli bu bir gerçek, fakat tasarımcıların zamanla yarışması ayda onlarca koleksiyon çıkarmaları, markanın yükselişine sebep olsa da, tasarımlar ve tasarımcılarda zaman aşımına uğrar. Sizde trendleri takip ederken şunu asla unutmayın; TREND kavramı bir tuval, tasarımcı fırça ve boyalar. Peki ya ressam? Ressam sizlersiniz. Akıllı yatırımlar yapın siyah bir takım elbise feminen ve seksi kavramının sadece %30 unu ifade eder. Renk, kesim, aksesuar seçimleriniz ile trend size ayak uydurmalıdır. Kimse moda diye rüküş olmak istemez değil mi?  Dolabınızı tek tarzda, aynı renk tonlarında oluşturmayın. Ruh halinize, ortama göre dolapta yer açın ve asla kurtarıcınız ikonik parçaları eklemeyi de unutmayın. Modumuz hep değişmiyor mu zaten? Bazen rock n roll aşkıyla yanıp tutuşan Joan Jett, bazen de zarafetin timsali Lady Diana olmuyor muyuz!? Çevrenizdekilere kulak asmayın. Canınız deli gibi eğlenmek istiyorsa elektrik mavisi kürkünüzle dolaşın! Arkadaşlarınızı toplayıp editörcülük(!!? ) oynayın  (siz Anna Dello Russo olursunuz tabii). Ortamdan sıkılınca o koca siyah gözlüklerinizi takıp, kendinizi saklayın! Bir sabah bakmışsınız ki “Nasıl Parizyen Olunur’dan” Caroline De Maigret olmuşsunuz. Unutmayın kendi stilinize, hayatınıza, düşüncelerinize sadece siz yön verebilirsiniz. Lükse kendinizi kaptırmayın ve her şeyin bir sonu olduğunu unutmayın. Her hafta değişen bir kavram da unutulmaya yüz tutan biri olmak istemiyorsanız hoş sözleriniz ve güzel bakışlarınız sizin temsilciniz olsun. Trend oyunu büyük bir ızdırap, moda dünyasında hayatta kalmak adına neler dönüyor neler! Bu trend ne kadar giyilebilir? Sorusunu kendimize sormayıp bulduğumuzu giymiyor muyuz bazen! Podyumdakileri birebir kopyalamak akıl işi değil. Günümüzün klişe stil ikonlari yapıştırılmış bir vitrin gibi vizyonsuz somut ve hepsi aynı! Trend  ve stil basit bir puzzle oyunu. Doğru parçaları bulmak, kurtuluşun tek çaresi. Dijital çağın kızlarının tek derdi ise “it girl” olma yarışında. Moda dünyasının popüler çaylaklari bloggerlar hizla büyüyor. Türkiye ‘de kişi başına 1000 tane blogger düşüyor. Ha birde hepsi o kadar başarılı ki kopyala yapıştır Valentino’dan, Chanel 2.55’ten bıktık yahu. Popüler çağa ayak uydurayım derken, kendi benliginizi kaybetmeyin. Yanlış taklit yerine, doğru ilham perisini bulun. Artık bir ayrım yok, kavram yok. Tasarımcılar hissettikleri zamanın, dünyanın kralları. “Bir insanı efsane yapan, yarattığı efsanelerdir” diyor Coco Chanel. Düşüncelerinizi, kavramların yok oluşunu, barışı, dünü bugünü, iç dunyanızı stilinize taşıyın. Kuralları yıkın yeni trend sizsiniz. 

24 Ocak 2016 Pazar

#ZAMANSIZGARDROP

Selam!
Umarım 2016'ya iyi bir başlangıç yapmışsınızdır,ha "ne iyisi berbat haldeyim yahu!" diyorsanız da kendinizi toparlamanın tam zamanı hazır Ocak ayının sonlarındayken çevrenizde sizi üzen,canınızı sıkan her şeyi silip atın ve dünyayı özellikle de kendinizi keşfetmeye başlayın!Tekrardan sizlere musmutlu seneler diliyorum!

ZAMANSIZ GARDROP?!

Nedir bu zamansız gardrop?
Öncelikle kendimizi kandırmayalım ve itiraf edelim..hepimiz alışveriş yapmaya bayılıyoruz!Hatta bazılarımız alışverişkolik!
Bazen kendimizi tutamıyoruz,aşık oluyoruz,etikete bakıyoruz,baygınlık geçiriyoruz!Düşünmeden şlak(??) kredi kartımız minik masum bir melek gibi o taktığımız rüya çantalarımızdan çıkıyor ,bir bakmışız ki almışız..Vee sonunda evimizi şenlendiren ekstreyi elimize alıyoruz..
-AA BÖYLE BİR ŞEY ALDIM MI BEN YA?
-HEHEH CANIM ÇANTAM
-NE DAHA BORÇLAR BİTMEDİ Mİ?
şeklinde tanıdık gelen cümleleri kuruyoruz.
Zamansız gardrop bizimle birlikte yaşayan ve hiç eskimeyen parçaların bir bütünü.Her ay izlediğimiz o muhteşem kült film,vazgeçemediğimiz parfüm,bitmesini istemediğimiz bir indirim gibi.Zamansız parçalar bizim daimi kurtarıcılarımız olmuştur ki bu parçalarla rüküş olma ihtimaliniz 0!Çünkü bu ürünler her sezonun hitleridir.Trendler çabuk değişir,buna yetişmek mümkün değildir he  yetişmeye çalışsak da kredi kartımızın limiti alarm verir!
Kısacası modanın bir sınırı ya da sonu yok.Sabah kalktığınızda her markanın farklı bir ürünü çıkıyor ,bazen özenle aldığımız bir parça diğer sezonda bir bakmışsın kül olup gidiyor.Fakat bu zamansız ürünler her zaman sizin dolabınızın kurtarıcısı ve vazgeçilmezi olarak kalacak,o yüzden bu parçaların kaliteli olmasına özen gösterin bu benim için çok lüks çok pahalı demeyin milyarlara alacağınız 1 parça,gereksiz 100 parçaya eş değer.Hepsini almanıza gerek yok yavaş yavaş dolabınız zaten büyüyecek!

Rahatınıza düşkün,kendinizden emin ve sabırlı olun.
"Lüks rahat olmalıdır,aksi takdirde lüks olmaz"
-Dolabınızda Olması Gereken 15 parça-
1-Beyaz gömlek

Beyaz gömlek,dolabınızda en az 2 adet olması gereken müthiş bir kurtarıcı.Gömleğinizi seçerken kumaşının kaliteli olmasına özen gösterin ve içlerindeki en sade beyaz gömleği tercih edin farklı modelde düğme veya işleme olmasın.Giderek incelen,üstünüze tam oturan dar bir model ile birlikte birde erkek gömleği edinin.

2-Şapka
Saint Laurent
İyi ve kötü günde hastalıkta ve sağlıkta yanınızda olacak en kötü halinizde sizi gizleyen en şık halinizde ilgiyi üstünüze çeken bir şapka edinin!Dolabınızda fötr veya panama model bir şapka muhakkak bulunsun.

3-Blazer


Evet!Erkeklerden çaldık ve daha güzel taşıyoruz değil mi?Blazer seçerken dikkatli olun.Klasik bir model daima kalça hizasına kadar iner,omuz hatlarınında düzgün olmasına özen gösterin.Cesur renkler kullanın!

4-Broş
fotoğraf-the blonde salad
Moda algısı zayıf olan insanlar broşu babaanne işi zanlederler ki YALANN!
En basic parçayı bile diva haline getiren broşu listenize hemen ekleyin  ve yaratıcılığınızı konuşturun derim!

5-Camel Manto

*MAN REPELLER
"Şık,pahalı,zarif" kelimesinin bütünü Camel Manto!
Ne giyerseniz giyin daima size lüks bir hava katacak bu klas manto her yaşa hitap eden türden.Fiyat mühim değilse hemen Micheal Kors'a koşun beni aşar derseniz her hazır giyim markasında bulabileceğiniz bir parça.

6-7-HİT ÇANTA,AYAKKABI

2-3 Aylık maaşınızın gideceği,alırken vicdan azabı çekeceğiniz,aldıktan sonra hergün kullanacağınız bu güzel bölüme hoşgeldiniz!En sevdiğimiz değil mi,asla yeteri kadar ayakkabı ve çantamız yok tabii..
Asla modası geçmeyen daima güncel olan ikonik çanta ve ayakkabılara dolabınızda yer açın!
Favorilerim
-LV speedy
-Valentino rockstud
olmazsa olmaz Chanel 2.55..
İsterseniz evi arabayı satıp Birkin'de alabilirsiniz..

8-İpek eşarp

Yaz kızım!5-10 tane Hermés eşarp!
Parizyen kadının vazgeçilmezi,çoğumuzun yanlış kullandığı eşarp önemli parçalardan hatta o kadar önemli ki "Hermes eşarbınızı nasıl kullanırsınız" adında bir kılavuz bile var!Hermés'i boşverin de gidin en yakın yerden güzel bir eşarp alın.Vakko önerimizdir!

9-Kanvas pantolon 


Kanvas pantolon standartlardan uzak her sezon podyumda olan parçalardan!

10-Örgü kazak

Örgü kazak her zaman klasik bir görünüm kazandırır.Bol durması ayrı bir şıklık katar.Rahat ve aldırmaz parçalardan!

11-Kürk
Sahte ya da gerçek kürk inanılmaz havalı hatta bu listenin 2.yıldızı!
Kürkün yakışmadığı hiçbir giysi yok.

12-Takım Elbise
Sanırım erkeklerle yarışıyoruz ha?Cinsiyet kavramını yok eden takım elbisenin sofistike havası ince bir zevkin simgesi.Stiletto ya da sneaker ile leziz bir yemek olabilir!Tercihim daima sneakerdan yana!

13-Trençkot

Ve listenin 1.yıldızı..her rengini ,her boyunu istediğim bu eşsiz parçadan dolabınızda göremiyorsanız çok yazık!Bej,hardal,kahverengi tonları klasik renklerdendir.Ama bir tane de canlı renk şart değil mi!Bordo,metalik veya benim seçimim olan pembe!Dolabınızdaki en değerli yatırım kesinlikle trençkot olacaktır.Klasik bir yatırım içinse tabi ki Burberry..

14-TODS
"RAHATLIK"
Makosen ayakkabılardan daha rahat ve çok daha klas bir görüntüye sahip olan loaferin en önemli özelliği ayağın kaymasını önleyen tabanıdır.Loafer sürücü ayakkabı olarak bilinir.Klasik bir loafer istiyorsanız mutlaka karamel rengini tercih edin.Benim gibi renk aşığı biriysen istediğin rengi dene!

15-Saat 

Saat gerçekten önemi ve ömürlük bir yatırım.Eğer sizinle yaşayan klasik bir saat isterseniz Cartier,Armani,Chanel,Rolex.
Ben spordan yanayan diyenlerdenseniz Micheal Kors,Marc Jacobs ve birçok markanın spor-şık saatlerini bulabilirsiniz
İkon haline gelen,almaya kalkarsanız banka soymayı gerektirecek bir saat isterseniz..
"CARTIER TANK"


Eğer bunlar size yeterli değilse "yoo ben Kokteyl yüzüğümü de bu listeye katıyorum onsuz aslaaa!!"
diyenlerdenseniz
Nina Ricci'nin Yoga kıyafetinden,mühür yüzüğüne kadar listelediği 
"Şıklığıyla Göz Kamaştıran Kadının 100 Vazgeçilmezi"
adlı kitabını mutlaka almanızı öneririm!:)
Sizin favorileriniz neler?
xoxo
Asya