Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

6 Haziran 2014 Cuma

Anna Wintour

Doğum: 3 Kasım 1949(64y)
Londra-İngiltere
Çok zengin bir aileden gelen bir İngiliz kızıdır.Babası Charles Wintour İngiliz "Evening Standart"yayınının  başında,başarılı bir editör.
Front row kitabından ve September issue filminden edindiğim bilgilere göre Anna çok egoist,acımasız,hırslı bir karaktere sahip.Sanırım bu kadar katı olmasının sebebi moda endüstrisinde önemli bir yere varma isteğinin olması.
Kendini modaya adamış,gençliğinden bu yana en ünlü modacıların kıyafetlerini giymiş biri.Hatta modayla o kadar ilgileniyormuş ki lise yıllarında okulla kıyafet sorunu yaşayarak okuldan ayrılmış ve diploma dahi almamış.Kariyerine Harper's Bazaar ile başlamış zamanla Vogue editörlüğüne tırmanmıştır.

Çoğu defilede taktığı güneş gözlüğü,yıllardır değişmeyen saçı ve kıyafetleriyle duygusal tepkilerinin anlaşılmaması,soğukluğu ile ün salmış tartışmasız en güçlü kadındır.

Ayrıca Anna moda dünyasına yön veren isimlerden biri.Çoğu defile onsuz başlamıyor, tasarımcılar koleksiyonlarını beğendirmek için adeta yarışıyorlar ki Anna çoğunu beğenmiyor.Her koleksiyon için onay bekleyen modacılara cidden üzülmeye başlıyorum.Sanırım her yaptığını beğendiği tek kişi Karl Lagerfeld olsa gerek hem zaten "kankalar"

Söylenenlere göre Vogue çalışanlarına jean giymeyi yasaklamış(!),daha sonra röportajında "we love denim,we are humans too" diyerek gülümsemişti.Bir partide 10 dakikadan fazla kalmaması beni hiç şaşırtmadı Vogue Türkiye davetinde 5 dakika kalıp çıktığı hakkında bir yazı okumuştum,şuan tam hatırlayamıyorum :D
Her sabah 6'ya çeyrek kala kalkıyor,tenis oynuyor,kuaförü yardımıyla işe gidiyor.Akşamları ise 22:00'dan önce yatağa girmeye özen gösteriyor.
Anna Wintour belki babasının torpiliyle başlasada hırsıyla bu noktaya gelmiştir.Öyle olmasa 20 küsür yıldır editörlüğünü yapmazdı sanırım.

"Şeytan Marka Giyer"

Bu inanılmaz filmi tüm moda severlerin izlediğini düşünüyorum.Peki bu acımasız baş editör Miranda Priestly gerçekte kim? Tabi ki de Anna Wintour! Filmde zavallı Andy'ye neler çektirdi,demediğini bırakmadı..Sonunda kız kendini Chanel'e Dolce Gabbana'ya boğdu kişiliğini değiştirdi ve Miranda'nın gözdesi oldu fakat ne yazık ki sonunda o da dayanamayıp işi bıraktı..Bu sektörün geçici ve acımasız olduğunu ortaya koyan bu film tüm gerçekleri bize anlatıyor aslında Miranda'nın yerine Fransız birinin geçmesi ve gerçektede bunların yaşanması çok bağlantılı olmuş.